Dikkat Eksikliği
Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
Dikkat eksikliği kişinin yaşına, sosyal ve kültürel özelliklerine oranla konsantre olmada güçlük çekmesi, unutkan olması, dağınık olması, işlerini organize etmekte zorluk yaşaması, bir işe konsantre olduktan sonra basit bir uyaranla çok kolay dikkatinin dağılması, dikkat gerektiren işlerden kaçınması ve sık sık basit dikkat hataları yapmasıdır. Hiperaktivite yaşına göre çok daha hareketli olma, ellerinin kollarının kıpır kıpır olması ve oturması beklenen durumlarda oturamaması, sanki motor takmış gibi olmasıdır. Dürtüsellik ise aceleci olması, düşünmeden hareket etmesi, beklemesi gereken yerde bekleyememesi, çok konuşmadır.
DEHB nörogelişimsel bir bozukluktur. Yapılan çalışmalarda alnın arka kısmında yer alan prefrontal korteks dediğimiz beyin bölümünün daha az aktif olduğu tekrarlayan şekilde gösterilmiştir. Yani çocuklarımız tüm bunları bizleri sinirlendirmek için ya da şımarık oldukları için yapmazlar. DEHB anne babanın yanlış tutumları sonucu oluşan bir bozukluk değildir, çok yüksek genetik geçişe sahiptir. Sıklıkla ebeveynler dönüp kendi yaşamlarına baktıklarında benzer sorunlar yaşadıklarını dile getirir. Çevresel faktörlerin de belirtilerin ortaya çıkmasında etkisi vardır.
DEHB’nin tüm dünyadaki sıklığı %7 olduğu gösterilmiştir. Türkiye’de yapılan kapsamlı bir çalismada DEHB sıklığı %12.7 olarak bulunmuştur. Yani 40 kişilik bir sınıfta 5-6 çocukta DEHB vardır. Bugüne kadar yapılan izlem çalışmaları, çoçukluğunda DEHB olan olguların %40-60 kadarında DEHB belirtilerinin ergenlik ve erişkinlikte de devam ettiğini göstermektedir.
Geri kalan olguların çok önemli bir kısımında ise ergen veya erişkin DEHB tanısını tam karşılaşmasa da DEHB belirtileri eşik altı düzeyde sürmekte ve kişinin işlevselliğini olumsuz etkilemektedir.Ailelerimizden sıklıkla “hocam küçükken ben de çok hareketiymişim, derslerim kötüymüş” ifadelerini duyarız. Şimdiyi değerlendirdiklerinde özellikle dikkat sorunlarından dolayı yaşadıkları zorlukları belirtirler (Anahtarı unutma, cuzdanı unutma, kitap okuyamama gibi).Ebeveynlerin vedigi bu örnekler hem DEHB’nin genetik geçişini hem de yetişkinlikte de hayatı etkilemeye devam ettiğini bizlere göstermektedir.
DEHB değerlendirmesi çocuk ve aile ile psikiyatrik gorusme yapılması, çocuğun gelişimsel ve tıbbi öyküsünün öğrenilmesi, öğretmenden bilgi alınması, eşlik eden tanıların değerlendirilmesi ve gereken durumlarda ek inceleme ya da testlerin yapılmasını kapsar. Hiçbir test, beyin görüntüleme yöntemi veya psikolojik test DEHB tanısı koydurmaz. Normları belirlenmiş çeşitli dikkat testleri tanı koydurucu olmamakla beraber tanıda ve tedavinin izleminde yararlı olabilir.
DEHB belirtiler zaman zaman tüm insanlarda görülebilir. DEHB’ undaki fark bu belirtilerin sürekli olması ve hayatını büyük oranda etkilemesidir. Yani akademik başarısının var olan zeka kapasitesinin altında olması, öğretmenleri tarafından sık sık uyarılması( kurallara uymakta zorlandığı ve sınıf düzenini bozduğu için), ebeveynleri tarafından sık sık eleştiriye maruz kalması(yaşına uygun sorumlulukları yapmak istememesi ya da ihmal etmesi nedeni ile), arkadaşları tarafından dışlanması(oyun kurallarına uymakta zorlandığı, kendi istediğinin olmasını istediği için). Bir kişinin sürekli bu tarz olumsuz muameleye maruz kalması özgüveninin sarsılmasına, kendini yetersiz, beceriksiz, sevilmeyen biri gibi algılamasına ve sonuç olarak da sorunluyum seklinde inanmasına neden olacaktır. DEHB tedavi edilmediği taktirde gittikçe büyüyen bir sorun haline dönüşecektir. Bundan dolayı DEHB’si olan çocuklarımızı erken tanımak ve tedaviye erken başlamak hayatındaki kayıpları önlemek için çok önemlidir.
DEHB tedavisinde en doğru yol, her olguya kendi gereksinimine uygun ve bütüncül bir tedavi uygulamaktır. DEHB biyolojik nedenli bir hastalık olduğu için tedavisinde ilaç tedavisi en temel rolü oynar. Aynı zamanda etkin bir ilaç tedavisi, anne-baba eğitimi gibi ilaç dışı tedavilerin uygulanmasına kolaylık sağlayabilir ve etkinliğini arttırabilir. Bilimsel çalışmalarda en fazla desteklenmiş psikososyal girişimler, davranışçı ebeveyn eğitimi ve okula yönelik eğitim programları, sosyal beceri eğitimi ve düzenli sosyal aktivite (bireysel ve birlikte yapılan sporlar, müzikle, dansla ilgilenmek vb. En önemli çocuğun zevk alarak yaptığı aktivite) faydalı olduğu bildirilmiştir.